Degerli Kardesim Kamil Bey,
Iletinizi ilgi ile
okudum. Konuya vakit ayirip büyük bir emek
vermissiniz.
Sagolun. Kurmus oldugunuz teskilatin hem basi olarak ve
hem de bir Ara-Beyi
olarak, anlayis dolu iletiniz gerçekten de
yatistirici ve ara
bulucu. Bu yeteneginizden dolayi da sizi kutlarim.
Zaten böyle de
olmaniz gerekirdi. Aksi takdirde bu kadar emek vererek
kurdugunuz sistem
çöker ki bunu ne siz ve ne de grubunuzun üyeleri
ister.
Sizlerle
görüslerini ve bildiklerini paylasan biri olarak ve elbetteki
her insan gibi ben
de söylediklerime saygi gösterilmesini isterim.
Bu, insan olarak
hepimizde var olan dogal bir arzu ve duygu.
Elbetteki yeni bir
konu tanitilirken onun hakkinda sorular ve
elestiriler
olacaktir. Fakat elestiri baskadir alay etme baskadir.
Elestirileri
bekliyorum fakat ikincisini degil. Yasim için bir tahmin
yürütmüssün. Ben 77
(yetmis yedi) yasindayim. Bir çogunuza göre çok
eskiyim. Sayet
yasimin bazilariniza ragmen yüksek olusu yüzünden
fikirlerim elestiri
almazsa, hem gerçegi bulamayiz ve hem de o benim
için bir
basarisizlik olur. Fikirlerim ancak ayni yönde ve karsit
yönde elestiriler
sayesinde daha da saglam bir zemine oturmus olur
inancindayim.
Yas bakimindan,
olasilikla Selahi Diker kardesimize en yakin olanim.
Aramizda Selahi
Diker Bey bir önder ve örnek arastiricidir. O bir
"Bey-Ön-Eri"
dir, yani "pi-ön-ere" > "pioneer" diger bir degimle
"önde
giden bir er"
kisidir. Çok degerli çalismalari ile Türk dünyasina
büyük hizmette
bulunmustur. O bakimdan kendisini hem takdir eder ve
hem de kutlarim.
Hem de hemsehrim olmasi dolayisiyle kendisini candan
severim. Çok
degerli kitabi ile, Türk dünyasinin geçmisine isik
tutmustur.
Kitabinda yazdigi "MEDEler Türkçe" konusurlardi
seklindeki
ifadesini okudugumda günlerce onun etkisi altinda
kalmistim. Her ne
kadar ben de ayni görüste idiysem de
bunu onun agzindan
ayri bir kaynak olarak isitince, Selahi Diker bana
bir
"kale" gibi arka oldu, bana güc verdi.
Haluk Berkmen Bey
kardesimiz de çok degerli birisi. Yanilmiyorsam 6
yahut sekiz dili
biliyor. Bu büyük bir yetenek. Bu gücü kendisinde
toplayabilmis
olmasindan ötürü kendisini tebrik ederim. Benden çok
daha genç ve enerji
dolu. Ayrica eski Turk dünyasina o da benim gibi
âsik. Geçen gün kü
"TUR" baslikli yazisinda attigim topu alip kaleye
dogru ilerledigini
gördüm. Bu beni çok mutlu etti. Eminim ki bir gün
geleçek
"proto" yerine "birata" deyiminin de savunusucu olabilecek.
O
da beni mutlu
edecek.
Aziz arkadaslar. Bu
arkadaslar hakkinda bilgiye sahip oldugum için
onlardan
bahisettim. Eminim ki aramizda ne önemli yeteneklere sahip
olanlariniz var.
Sizleri bilmedigim için bir sey diyemem. Fakat su
gerçektir ki her
insan özel bir varliktir. Herkesin kendine özel
yetenekleri ve
yeteneksizlikleri vardir. Bu hepimiz için ve dünyada
her kes için
böyledir. Onun içindir ki hiç beklemedigimiz birisinden
bazen öyle bir ses
gelebilir ki o en güclü gök gürlemesinden de daha
güclü olabilir ve
her yerde isitilebilir. Onun için olsa gerek ki
atalarimiz
"ummadigin tas yarar bas" demisler. Çok az ve öz söz.
Fakat çok anlamli.
Bunun baska bir yorumu ise "kendinize güveniniz
olsun"
olabilir. O zaman sizi küçümseyenlare karsi asilmasi çok zor
bir dag
olabilirsiniz.
Her iletinin bir
ileteni oldugu gibi bir de alicisi vardir. Iletide
kullandigimiz dil o
kadar güclü bir araçtir ki onun yapmadigi ve
yapamiyacagi olumlu
ve olumsuz bir sey yoktur. Iletide söyleyecegimiz
sözler onu alip
okuyanin üstüne bir "kor" gibi, bir "kar ve/veya buz"
gibi, onu
sirilsiklam yapan balkondan asagiya atilmis bir bulasik suyu
gibi düsebilecegi
gibi, alicisini sevindiren, onun gününü gün eden ve
yaraticiligini ve
yapiciligini kamçilayan bir ilham kaynagi gibi de
olabilir. Böylece,
sözcükler hem dostluk yapabilen ve hem de dostluk
bozabilen
niteliktedirler.
Onun içindir ki birbirimize olan iletilerimizde çok
dikkatli olup
sözcüklerimizi ona göre seçmeliyiz. Hele "alay" etme
aliskanligindan
kesinlikle kaçinilmalidir. Zira "alay" etme menfi bir
davranistir. O
yapma yerine yikmayi hedefler ve netice de yikilmislik
olur.
Bu arada Burcin
Gündogdu Bey kardesimize buradan seslenmek istiyorum.
Yazdiklari gibi
yazisini okumadim degil. Elbette ki okudum.
"Anlamadim"
iddiasi da yapilamaz zira anlasilamayaçak zorlukta bir
yazi degildi.
Yanliz ünlü baslikli iletisi görüntü sayfama bagirarak
girdi. Iletisinde
gerek basligin yarattigi menfilik ve gerekse
cümlelerindeki çogu
menfi ve ancak azi olumlu sözleri ister istemez
bende aksi tesir
yaratti. Olumlu sözleriyle olumsuzlari tarttigimda
olumsuzlarin çok
daha agir bastigi ortaya çikti ki ben de olumsuzlari
yazima konu almak
zorunda kaldim. Ve yazimin hedefi Burcin Beyi
herhangi bir
sekilde rencide etmekten çok gruptaki gelecek
iletisilerin diline
biraz da yön vermekti. Eminim ki kendisi ile
karsi karsiya
tanistigimizda hepimize gurur verecek piril piril bir
arkadasimizdir.
Kendisine karsi su anda iyilikten gayri hasmane hiç
bir duygum yok.
Benim yönümden olay bitmistir. Kendisine buradan
selamlarimi
yolluyorum.
Kamil Bey güzel bir
ortam kurmus. Pek çogumuz ona katilmisiz. Bu
ortam içinde
birbirimizden her gün ögrendigimiz yenilikler var. Onlar
daha evvel
bilinenler ve bilinmeyip te yeni olanlar seklindedir.
Bütün bunlara
olumlu ve açik fikirli olan bir çephe gösterirsek grup
ta çok kuvvetli
olur ve daha basarili olur. Yoksa birbirimize
düsersek,
yikilmamizi isteyenlerin gayretine gerek kalmadan, kendimiz
kendimizi yikariz
ki o da sevmiyenlerin ekmegine tatli bir katik olur.
Selam ve sevgiler,
Polat Kaya
allingus2001 wrote:
>
> Merhaba Burçin,
>
> Bu mesele
hakkında bazı görüşlerim var, paylaşmak istedim.
>
> O iletini ilk
okuduğum zaman biraz irkilmiştim, bunu belirtmeliyim.
> Anlam olarak
Polat Bey'i eleştiren arkadaşlarımıza karşı ve
Polat
> Bey'in,
fikirlerine katılınmasa bile, hiç değilse üslubundaki
>
anlayışını savunma amaçlı bir yazı
yazdığını, sanırım hepimiz
>
anlamıştık. Ne var ki, bu yazında
kullandığın üslubun, genel
> iletilere göre
biraz alışılmadıktı ve iletin bu yüzden kendi kendini
> riske
etmişti. Eminim sen de sonradan farkettin ama bir kere
>
göndermiştin artık.
>
> Sonra Polat
Bey'den zehir zembelek bir yanıt geldi; kendisini
>
eleştirenlere de açıklamalar yapmıştı ama kendisini
savunan Burçin'e
> ayrı ve
yoğun bir bölüm ayırma gereği duymuştu.
>
> Neden? Polat
bey'in yazılarını, topluluğumuz içinde anlaşılması
> adına en
çok kalori harcanması gereken yazılar olarak
>
değerlendiriyorum, kaldı ki kim bilir Polat bey paylaştıkları
>
görüşlerini yazıya dökerken ne kadar enerji harcıyor
olmalı? Doğru
> veya
yanlış ama yaklaşımlarının özünde bir dile ve
kültürüne duyulan
> büyük bir
hayranlık + özlem var ve üslup sürekli şekilde saygı
>
sınırları içinde, özellikle de kişisel boyuta
indirgenmeyen, kişiler
> ile
çatışmayan - olayları sorgulayan bir doğrultuda. Hiçbir
>
yazılarında bugüne değin bu dili yeren,
aşağılayan, acımasızca
> katletmeye
çalışan bir ifadeye rastlamadım. Evet, bazı sözcüklerin
>
irdelenmelerine şaşırmamak mümkün değil, nitekim etimoloji
denen şey
> çoğumuzun
uzaklarda bir yerde, erişilmez gibi gördüğümüz bir şey, ama
> bir
kısım sözcüklerin ad olguları için önerileri, yalnızca
başka hiç
> bir yerde
karşılaşılmayacak türden değil aynı zamanda akla
ve mantığa
> da yeterli
derecede yatkın. Şunu da belirtmeliyim ki, diğer bazı
> bilgi
topluluklarında tesadüf ettiğim etimoloji çalışmaları
ile
>
kıyaslayacak olursam çok da başarılı ve ele gelir kuramlar.
>
>
Topluluğumuz içindeki ikili veya genel iletişimlerimizde
>
kullandığımız sözcüklerin biraz daha dikkatle seçilmesi
gerekiyor
> olabilir,
Polat beyin gösterdikleri tepkiden çıkan genel anlam bu
> olabilir.
Yaptığın savunmanın, bir anda hedef haline gelmesine zemin
> oluşturan
şey bu olabilir (!olabilir!).
>
> Tam ve
doğru olarak bilmem mümkün değil ama büyük olasılıkla Polat
> Kaya ile
Burçin Aydoğdu arasında varolduğunu sandığım
büyük yaş
>
farkını Polat bey de gözlemlemiş olabilir. Ve bu nedenle, kendisinin
>
savunuluması esnasında karşılaştığı
"üslubu" çok haklı olarak
> içerlemiş
olması mümkündür. Ben 30 yaşındayım ama
anladığım
> kadarıyla
Polat bey yaş olarak benden büyük, belki 60 veya üstü
> olabilir.
Demek istediğim şey şu: Örneğin Selahi Bey'in 80'li
>
yaşlarında olmalarını bilişim, benim kendileri ile olan
>
sohbetlerimdeki üslubmu en belirleyici etkenlerden biri. Bizim
>
geleneklerimizde olan bir şey bu: Büyüğe saygı göstermek, büyükle
>
konuşurken her ağıza geleni söylememek. Bu geleneği de
yaşım
> ilerledikçe,
geride bıraktığım eksik, ham veya yanlış
bilgilerin
> ürünü olan
düşüncelerimi gördükçe çok mantıklı buluyorum. Oysa,
> bugün böyle
görebildiğim kimi şeyler için zamanında pek çok
>
yapılmaması gereken şeyler yapmış, en ön saflarda
savaşmıştım. Halen
> olgun birisi
olmadığımı, gereksiz ve düşünmeden
yaptığım
>
davranışlarım olduğunu da kabul etmeden geçmemeliyim.
Örneğin,
> geçenlerde
Ahmet beyin cevaben Polat beye yazdıkları
kışkırtıcı
> mesajın
muhatabı ben olsaydım çok iyi biliyorum ki ufak çaplı bir
> kıyamet
koparabilirdim :) Ama sonradan yine Ahmet beyin de
> vurgulamadan
geçemediği gibi, Polat Kaya'nin iletişim üslubuna karşı
> saygımda
daha da bir artış oldu. İşte, bu da yine yaşla ilgili
bir
> şey olsa
gerek, Tanrı vergisi doğuştan kazandığımız
bir olgunluk
> değil,
eminim.
>
> Olayın
başka bir boyutu da geçenlerde gönderdiğim ve Ümit Altuğ'a
> hitaben kaleme
aldığım yazım.
>
> Ardından
bir arkadaşımız beni özel iletiyle ikaz etme ihtiyacı duydu
> ve bu
şekilde yapmamamı bana salık verdi. Bu yazımda bazı
sınırları
>
aştığımın kesin olarak farkındayım ama
olaya, buraya kadar
>
açıkladıklarım doğrultusunda, başka bir gözle
bakıyorum ve beni
>
eleştirmenizi de isterim. Şöyle ki, Ümit bey da 60 küsur
yaşlarında
> bir
şahıs. Bundan 4 yıl önce şirketimle çalışmak için
başvuruda
> bulunmuşlardı
ve son 1 yıldır da mesleki olarak yakından tanıyorum
> kendilerini.
"biz_cevirmenlere_nooluyor" bilgi toplulugunun
>
kurulmasının ana nedenlerinden ve başrol oyuncularından
biridir Ümit
> bey. Aynı
zamanda topluluğa davet ettiğim ilk 10 kişiden de
> biridir.
Buradan önce, başka ortamlarda da kendileri ile doğrudan
> (tek
taraflı-yanıtsız bırakılan) ve dolaylı
iletişimlerimiz oldu
> ancak, hiç
vazgeçmeden sürekli şekilde ve %100 bilinçli olarak
> Türkçeyi
kirletmeye çalıştıklarını gördüm. Bu işi yaparken
çok
> önemli bir
şahsiyet olarak bir çok çevirmene kötü örnek teşkil
> etiklerini
biliyorum.
>
> Bakın,
her (yazılı) çevirmen bir gölge varlıktır. Evinize girer, iş
> yerinize
gelir, davetsiz şekilde sizi ziyaret eder ve afiyetle yeyip-
> içtikten sonra
ayrılırken bile haberiniz olmaz. Televizyonda
> çevirmenleri
izlersiniz -farkına varmazsınız, rüyanızda bile
> çevirmenlerin
gölge varlıkları vardır. Tüm uluslararası anlaşma
> metinlerinde,
bugün bildiğiniz bütün sürümlerdeki Windows + Ofis
> uygulamalarının
içinde, elinizden düşürmediğiniz cep telefonlarında
> ve her yerde
ama her yerde çevirmen vardır.
>
> Ümit bey ise,
işte bölye bir dünyadaki bir çevirmen kadrosunun
>
yöneticiliğini yapmaktadır, daha fazla açık adres ve referans
verme
> gereği
duymuyorum. Böyle önemli mevkiideki birisinden, geçmişinde
> anadilini
korumayı ihmal etmiş olsa dahi, en azından böyle doğru bir
> akım
başlamışken, meslektaşlarından kendisine bu konuda
yeterli ve
> gerekli bilgi
+ birliktelik talebi ulaşmışken, hatalarını düzeltmesi
> beklenir.
>
> Ha, eğer
tüm ısrar devam ediyor ve "-yok kardeşim ben bu dili
>
satacağım, her türkçe çevirdiğim cümlenin içinde bir yerlere
> İngilizce
sözcükler serpiştireceğim..." deniyorsa ve bu gerçekten de
> ısrarla
yapılıyorsa, bu durumda isimlerin ifşa edilmelerinden başka
> seçenek
kalmadığı gerçeği ile karşılaşıyorum ya
da elimden/aklımdan
> başka bir
şey gelmiyor. Çünkü dert büyük, dil elden gidiyor ve bir
> şekilde
bu adamı gerçeğe çağıramasan bile durdurman, hiç yoksa da
>
yavaşlatman gerek.
>
> Yani
kendilerinin konumu asla mukayese kabul etmeyecek ölçüde
> farklı.
Değil 60 küsur yaşlarında, dünyanın en yaşlı
insanı da
> olsalar, hak
ettikleri saygıyı kaybetmek için kendileri zaten didinip
> duruyorlar...
Baksanıza, hala saldırıda bulunmaktan geri
>
kalmıyorlar. Kime? Kısa bir yanıt vereceğim ve
geçeceğim: Bana ve
> Türkçeye.
>
> Zaten
şunu da belirtmeliyim. "biz_cevirmenlere_nooluyor" bilgi
>
topluluğunu kurarken böyle bir kavgayı öngörerek yola
çıktım -
> görmemek için
kör olmak gerekir nitekim-. Bir Tayfun Torunoğlu
> meselesini
lütfen geçmiş iletiler (arşiv) bölümünde
araştırınız,
> dillere destan
bir olaydır, hala inanasım gelmiyor, nasıl olabilir bu
> kadar cömert
bir çevirmen diye! Arkadaş Nuh dedi peygamber demedi ve
> her
fırsatta ama her fırsatta TEXEL dedi ('x' harfine dikkat),
> PUŞBUTON
dedi, SİKROLTAYM dedi, DEDİ BABAM DEDİ!!! Bunları nerede
> dedi peki?
İngilizceden Türkçeye yaptığı ve binlerce Türk insanın
>
evine-işine giren yazılı çevirilerinde dedi, bağıra
bağıra!!! Demek
> istediğim
şu ki, burada artık yeni bir iletişim yöntemi kullanmak
> zaruret haline
geliyor.
>
> Ve ister
çeviri bürosu olsun isterse serbest çevirmen, anadilimi
> satmakta inat
eden (!) her kim ile karşılaşırsam, kaçınılmaz
olarak
> bu tür kişilerin
ismini duyurmaya devam edeceğim. Dahası, böyle pek
> çok çevirmeni
ve şirketi de biliyorum ve kendileriyle, ikili ve güzel
> ilişkiler
kurarak, sorunu çözmeye ve çeviri yoluyla daha temiz bir
> Türkçe
olmasını + mesleğimizin bu işten alnı ak ve temiz
çıkmasını
> sağlamaya
gayret ediyorum.
>
> Konuya son bir
paragrafla döneceğim... Burçin, evet sen Polat beyi
>
savunmuştun ama biraz heyecanlı davrandım bence. İstersen bu
> meseleyi
sonlandıralım ve hep birlikte Türkçeye KARŞI
çalışanları
> bilimle ve
bilgiyle bastırmaya gayret edelim. Olmazsa, direniş varsa
>
kayıtlarımızı geniş bir toplulukla
paylaşırız.
>
> Sevgiler,
> Kamil