Latince Sözcükler-1
--- In
b_c_n@yahoogroups.com, Polat Kaya <tntr@...> wrote:
Sayin Burhan,
Diyorsunuz ki:
> Türkoloji ile
az çok ilgili olan kisiler YOR ekinin gelisimini ve
> tarihini
bilirler.
Bu sözünüzü
begenmedigimi söylemem lazim. Kendi aleminizde bir kelime
oyunu ile benim YOR
ekini ve/veya konumu bilmedigimi ima ediyorsunuz
ki bunda çok
yanlissiniz. Belirtmeliyim ki Demir Göknel Beye "YOR"
hakkinda verdiginiz
yanitta bile siz de "YOR" ekinin ne zaman Türkçeye
girdigini
belirtmemissiniz. Görüyorsunuz ya önemsiz bir ilk sorunun
önemsiz cevaplari
bunlar.
Daha ilk iletinizde
bütün söylediklerimi gözardi ederek, bir "YOR"
ekinin ne zaman
Türkçeye girdigini sorar oldunuz, sanki, bütün diger
söylediklerimin
yaninda YOR ekinin Türkçeye ne zaman girdigini bilmek
çok önemli imis
gibi. Bu da konusmanin seyrini bir baska yöne
degistirme yöntemi.
Böylece benim ortaya attiklarimi önemsemeyerek,
daha konusulanlari
sonuçlandirmadan baska bir konuya atlayip
konusmanin seyrini
deyistirme yöntemi. Böyle bir konusma yöntemi ile
"karsilikli
konusma" saglanamadigi gibi daldan dala atlamakla
konusulanlardan hiç
bir netice alinamaz. Bence çok gereksiz bir
incelik.
Ayrica bu önyargili
varsayiminiz da yanlis. Türkçe ile ugrasanlarin
Türkçedeki her
ekin, YOR eki de dahil, ne zaman, nerede ne sartlar
altinda gelistigini
ve tarihini bilmeleri de sart degildir.
Bilirlerse belki
iyi olur. Fakat, "YOR ekinin tarihçesini bilmezseniz
olmaz" diye
bir kural da yok. Önemli olan YOR ekinin Türkçede çesitli
sekillerde yaygin
olarak kullanildigidir. Türkçe ile ugrasan her kes
Türkçenin her
yönüyle ayni anda ugrasmiyor, çünkü herkesin
ilgilendigi konu
ayri ayridir. Benim Türkçeye olan ilgim onun
eklerinin ne zaman
ve ne tarihte gelistikleri ile ugrasmak degildir.
Zaten ilk sorunuz:
"Ancak YOR> YO ( <YORI-) ekinin ne zamandan beri
Türkçede
kullanildigini ve nasil gelistigini biliyor musunsz?"
seklinde idi ki bu
sorunuza "evet" veya "hayir" seklinde de
cevap verebilirdim
ve sorunuz da cevaplanmis olurdu. Zira sorunuz
konusmayi
gelistirebilecek bir soru bile degildi. Ben o sekilde
davranmadim ve size
gayet açik ifadelerle ve örnekleri ile yanit
verdim. Üstelik
yanitimda YOR ekinin en azindan 3000 senedenberi
Türkçede
olabilecegini örnek vererek söyledim.
Bakin bu konuda bir
örnek daha vereyim. Latince "GRADIOR" kelimesinin
Ingilizce karsiligi
"to step", "to walk" seklinde veriliyor. Ben
derim ki bu
sözcügün kökeni Türkçenin "eR-GADIOR" ("er gidiyor",
"adam
gidiyor")
anlaminda sözü olup onun Türkçe kimligi taninmasin diye
"gradior"
sekline bilinçli olarak sokulmus ve "yürümek", "adim
atmak"
fiilleriyle tanimlanmistir. Yani tabir caizse "kulak" uzun bir
yoldan dolayli bir
sekilde gösterilmistir. Eminim ki siz de yolda
"giden"
bir "er" in "yürüme isi yaptigini ve her yürüyüste de adim
attigi"
gerçegini kabul edersiniz. Çünkü Türkçe "gidiyor" isi
yürümektir ve bu da
ancak adim atma ile olur. Ayrica belirtmek
isterim ki "er
gediyor" deyimi en azindan Dogu Anadolunun agzidir.
Zira, orada
"gidiyor " yerine "gediyor" denirdi. Dikkat edilmelidir
ki Latince
"gradior" sözü Türkçenin "-OR/YOR" ekini içeriyor. Sayet
Latince eski bir
dil ise Türkçe ondan kat kat eskidir. "Dogu
Anadolunun Türkçe
konusan dili", sizin dediginizin aksine yakin
zamanin isi
olmayip, en azindan Sümerlerin zamanindan beri
Türkçedir.
Görülüyor ki söylediklerimi ya okumuyorsunuz ya yukaridan
bakiyorsunuz yahut
söylediklerim çok yukaridan geçiyor. Seffaf
olmayan fakat imali
olmaktan da geri kalmayan ifadelerinizle tas atip
kaya arkasina
saklaniyorsunuz ki daha samimi olmaniz elbetteki
temenni edilir.
Diyorsunuz ki:
Burada bu ekin
gelisiminden bahsetmek komik olur benim için.
Neden
"komik" olsun? Bence asil arzu edilmeyen durum "YOR"
hakkinda
bildiginizi
paylasmamis olmaniz. Bu b_c_n ortami kimsenin komik
olmasini gerektiren
bir ortam degildir. En azindan ben öyle
düsünüyorum.
Bildiginizi konusursunuz olur biter ve igneli imali
konusmaniza da
gerek kalmaz.
Diyorsunuz ki:
> Kavramlardan
sekiller türetiyorsunuz..
Kavramlardan sekil
türetmiyorum. Kavramlari Türkçe sözlerle dile
getiriyorum, onlara
can veriyorum. Daha öncede belirttigim gibi
kelimeler
"kavramlarin" adidir ve kavramlari tanimlar. Bu her dilde
böyledir. Kavram
yoksa adi da yoktur. Diger bir deyimle "ad" varsa
kavram da vardir.
Çok eski bir dil olan Türkçede, onu yaratanlar hem
"kavramlari"
ve hem de o kavramlara "ad" yaratmislardir. Ortada hiç
bir
"örnek" yok iken, bir dili yoktan var etmek haddinden fazla zor
bir istir.
Türklerin atalari bu isi çok görkemli sekilde
basarmislardir.
Diger diller ise "gelismis bir Türkçenin gerek
yapisini ve gerekse
sözlerini hem örnek alip ve hem de alinan sözleri
kirarak,
degistirerek ve yeniden düzenleyerek yeni diller yapmislardir
ki bu sekilde dil
yapmak çok daha kolay bir istir. Isin ilginç
taraflarindan biri
de Türkçeden kodlanmis dillerin kodlanmis
halleriyle
konusulmakta olduklaridir. Kodlanmis (sifrelenmis) söz ise
ilk kodlanmamis
haline benzemez. Kodlanmis sözün ilk hali ise
kodlanmis haline
göre daha eskidir. Böylece, dillere ATA veya ANA olan
bir dil, örnegin
Türkçe gibi, ondan türeyenlerden daima binlerce sene
daha yaslidir.
Herhangi bir dilde,
kelimelerin tanimladigi kavramlar iyi
anlasilmamissa
denebilir ki o dil yüzeysel ögrenilmistir. Yani bir
nevi kulaktan dolma
bir ögrenim seklidir. Bu da kulaktan dolma bir
yöntemle kaval
çalmaya benzer. Yüzeysel ve tek boyutlu olur.
Halbuki kelimelerin
temsil ettigi kavramlari iyi bilenler dili daha
iyi konusurlar.
Çesitli dillerde bir kavrama ad olan kelimelerin
ortak taraflari
kavramlardir. Bilindigi gibi sözlükler ayni
kavramlara ayri
dillerde olan sözçükleri siralarlar. Genellikle sayet
diller gerçekten de
birbirine akraba diller ise bir kavrami tanimlayan
kelimeler de
birbirilerine yapi bakimindan tipatip ayni olmasalar bile
benzerler. Sayet
iki dilin birbiri ile hic ilgisi yok ise, o taktirde
bir kavrami iki
dilde tanimlayan sözcüklerin ayri yapilarda olmasi çok
dogaldir. Ancak iki
ayri dilde ayni kavrami tanimlayan sözcüklerin
ayni olmasa bile
birbirlerine benzer yapida olmalarini süphe ile
karsilamak gerekir.
Örnegin, Latince "gradior" ile Türkçe "er gadiyor"
deyimleri ayni
kavrami tanimliyorsa, aralarinda olasilikla var olan
ilskiyi, dil
akrabaligini bilhassa
aramak gerekir.
Verdigim örneklerde
"SU ile ilgili sözleri örnek olarak almistim. SU
hayat veren bir
doga hediyesidir. Onsuz hayat olmaz. SU'yun
özelliklerinden
bazilari, örnegin, onun "akiciligi", "donuculugu",
"buharlasmasi",
"yikayiciligi", "yayiliciligi," "islatici olusu",
vs.
seklinde
tanimlanabilir. Ilginçtir ki Latinler "Su" kavrami için
"aqua"
demisler. Çok eski bir dil olarak tanimladiginiz Latincede
deyim mi kalmamisti
ki suyun en önemli özelligini Türkçe bir sözcükle
tanimlayan
"aquyo/aquyor" deyiminin ayni olan bir sözcükle, yani
"aqua"
sözünü suya ad olarak tanimlamislar. Bu iki sözcügün iki ayri
dilde ayni sekil ve
anlamda çakismasinin olasiligi nedir? Hele
Latince
"aqueductus" deyimi ile Türkçe "su aqutucudu" deyimleri
kolaylikla yabana
atilamaz. Bunlar birer tesadüf müdür? Ben
sanmiyorum. Türkçe
"SU" sözünün bu Latince bilesik kelimede gün
isigina çikmasi da
ayrica ilginçtir. Bu bilinçli olarak eski dünyanin
evrensel dili olan
Türkçeden alinmistir da ondan. Böylece,
görüyorsunuz ki
"kavramlardan sekiller türetmiyorum", bilakis,
Latince sözcüklerin
temsil ettikleri kavramlari ve onlarin Türkçe
tanimlarini gün
isigina çikariyorum. Sayet Latince ile Türkcenin
ortak bir geçmisi
yok ise bu çagrisimlari bulmak bile mümkün olmasa
gerek.
Diyorsunuz ki:
> Fakat bu
sekilleri Türkçeye baglarken
> Türkçenin
tarihsel fonetigini ve tarihsel morfolojisini hiç dikkate
> almiyorsunuz.
Almiyor olur muyum.
Elbette aliyorum. Yalniz ikimiz arasindaki fark
siz Türkçenin çok
yakin zamanin dili oldugunu, ben ise, aksine çok
eski dil oldugunu
ve M. Ö birinci bin yilda bile çok mükemmel bir
skilde gelismis bir
dil oldugunu düsünüyorum. Anladigim kadariyla,
siz size ögretilmis
olanlara "gerçek" gözüyle bakiyorsunuz. Ben is
konuya öyle
bakmiyor Türkçenin çogu dile bir ana dil yahut ata dil
oldugunu görüyorum.
"Fonetik" konusuna gelince, Türkçe zaten fonetik
bir dil; yazdiginiz
gibi okuyor ve okudugunuz gibi yaziyorsunuz.
Ondan kirilarak
yapilmis dillerde ise bu özellik kaybolmustur ve/veya
kaybettirilmistir.
Dolayisiyle ana dil olan Türkçe taninmaz hale
getirilmistir.
Diyorsunuz ki:
> Türkçenin
mükemmelligi eskiligi ve gücü konusunda elbette bir
> süphem yok.
Ancak yazdiklarinizi degerlendirmek için zamanim yok.
Birinci cümlenizde
ilk defa birlesiyoruz. Türkçenin muhtesemligini
lütfen hiç bir
zaman kimse süphe ile karsilamasin. Yukarida iki Türkçe
söz söyledim:
örnegin, "kaybolmustur" ve "kaybettirilmistir". Iki
kelime arasindaki
anlam farkinin çok görkemli bir sekilde ifade
edilisine lütfen
dikkat edin. Bu incelik Türkçenin esi ender olan bir
özelligidir.
Ikinci cümlenizde
ise bize "haksizlik" ettiginizi görüyorum. Olabilir
ki yazdiklarimi
okumaya vaktiniz yoktur. Bu çok dogal ve anlarim.
Fakat, yazdiklarimi
tam okumadan, onlari "yakistiriyorsunuz" diyerek
yere vurursaniz, o
zaman haksizlik ediyorsunuz derim. Yani son
sözünüzü en bastan
ve hem de "suçlu" dosyasini okumadan söylemeniz
hem sizin için bir
noksanlik oluyor ve hem de karsi tarafa haksizlik
oluyor.
Diyorsunuz ki:
> Sadece
Göktürk, Uygur, Karahanli, Çagatay, Kipçak ve Eski Anadolu >
> Türkçesi
metinlerine bir bakmanizi ve YOR eki ile Türkçenin tarihi
> fonetigi ve
morfolojisi konusunda bilgilenmenizi tavsiye edecegim.
> Çünkü Türkiye
Türkçesinden hareketle örnekler veriyorsunuz. Bu > >
> sekiller
Türkçe için çok yenidir. Latince ise daha eski bir dildir.
Neyi ne zaman
okuyup hangi konuda bilgilenmemin gerektigini çok iyi
bilen birisiyim. Bu
sebeple ne sizin tavsiyenize ve ne de kimse
tarafindan
yönlendirilmeye ihtiyacim yok. Herkes kendi seridinde
yürüsün daha iyi eder.
Ikincisi en büyük
yanilginiz burada kendini gösteriyor. Siz
saniyorsunuz ki
Türkiye Türkçesi yakin zamanin dilidir ve Türkçe
yalniz bu
isaretlediginiz Asyadaki Türkçelerle sinirlidir. Bu
kandirici balonu
birileri uçurtmus ve pek çoklarimiz da ona kanarak
onun dogruluguna
inanmisiz gibi geliyor bana. Fakat bilinmelidir ki
çok eskilerdenberi
Türkçe yalniz ve yalniz Orta Asya ile sinirli bir
dil degildi. Eski
Tur/Türk dünyasinin dini ve de dili evrenseldi.
Anadolunun bir
uzantisi olan sözde "Mesopotamia" adi altinda bilinen
yerler de TUR
insaninin ülkesi idi. Sümerler eski Tur dilinin bir
agzini konustuklari
gibi eski Misirlilar da Tur insani olup Türkçe
konusurlardi.
Avrupa Tur insani ile yerlesikti. Evrensel bir dil olan
Turkçe büyük bir
cografya üzerinde pek çok yerli Tur halklari
tarafindan
konusuluyordu. Fakat ne var ki bu genis cografyanin
çesitli yerlerinde
konusulan Türkçeler arasinda dogal olarak bazi agiz
farklari da vardi.
Sayet siz "YOR" ekini Türkçenin bazi agizlarinda
bir türlü ve
digerlerinde baska türlü buluyorsaniz bu da çok dogaldir.
Dediginiz Türkçe
agizlarda "YOR" eki "YOR" seklinde görünmüyorsa o
demek degildir ki
diger yerlerde konusulan Türkçe aguzlarda "OR/YOR"
sekli yoktu. Siz
bunlari hesaba katmadan Türkçenin Orta Asyadaki
kollarini tek
kaynak olarak alirsaniz eski Türk dünyasinin büyük bir
kismini yok saymis
olursunuz.
Ben derim ki sayet
Latince eski bir dil ise Türkçe ondan daha eskidir.
Latince Türkçeden
kirilarak yapilmis fonetik olmayan bir dildir.
Tabir caizse bir
"yamali bohcadir". Halbuki Türkçe kendi basina
gelistirilmis
fonetik olan tek heceli temel sözcüklerden muayyen
kurallarina göre
yapilmis eklemli çok eski dildir. Kelime içinde ara
ünlülerinden birkaç
tanesini düsürseniz bile yine kelimenin tamamini
çikarabilirsiniz.
Nitekim eski yazitlarda ünsüzlerin yaninda ünlüler
daha az görünür.
Latincenin eski
Türkçeden kaynaklanmasi çok dogal çünkü aslinda
Avrupali dahi
olmayan Latinler Avrupaya geldiklerinde oralarin Türkçe
konusan yerli Tur
insaniyla her sekilde hasir nesir oldular ve zaten
Türkçe
konusuyorlardi. Aslinda gezginci olan Latinler, Grekler ve
onlar gibileri
Avrupanin yerli halklari degildirler. Ilkin peyderpey
gelip Avrupanin
yerli TUR insaninin arasina karisanlar sonradan firsat
bulup ta Anadoluyu,
Avryupayi Orta Doguyu ve Kuzey Afrikayi kontrol
altina aldiklari
zaman yerli Tur halkinin dini, dili ve kültürleri ile
ilgili olarak büyük
bir degistirme idaresine giristiler. Iste bu
ortam içinde eski
Tur insaninin dini, dili, töreleri ve cografya
adlari büyük
degisikliklere ugratildi. Bunun neticesi olarak ta bir
sürü sözde
"Hint-Avrupa" asilli diller gelistirildi. Latince ve
Grekçe bunlarin
basinda gelenlerindir.
Sunu da isaretlemem
gerekir ki ben sizlere Türkçenin dediginiz
kollarini tanitmaya
çalismiyorum. Onlari çalisan ve bilen bir çok
Türk dilcileri
vardir. Olasilikla belki sizde onlardan birisisiniz. O
sebeple benim
bunlarla ugrasmama gerek yok. Olasilikla pek çogunuz o
konulari benden de
iyi isleyebilirsiniz. Ben sizi daha gerilere
götürüyorum ve
baglantinin da nasil oldugunu gösteriyorum. Siz
dediklerimi
önemsemez bir eda ile onlari dikkata almadan hemen yere
vurmaya
kalkisirsaniz Tur/Türk insaninin eski geçmisinin çok önemli
bölümlerinin
üstünden silindirle geçmis gibi olursunuz. Sanmam ki
bunu siz istemis
olasiniz. Zira en son sözünüz bana onu demiyor.
En son olarak
diyorsunuz ki:
> Not:Türkçenin
lehine olan her türlü gelisme beni mutlu eder!
Bu sözünüzden
memnun oldum. Fakat her hangi bir konuda basarili
olabilmek için de
en azindan manevi köstek degil manevi destege
ihtiyac vardir. Onu
da çesitli konularda ugrasanlardan esirgememek
gerekir.
En son olarak ben
derim ki benim arastirmalarim bana eski Tur/Türk
dünyasinin tekrar
gün isigina çikarilmasinin ve tarihinin yeniden
yazilmasinin
gerektigini söylüyor. Türk dilcileri ve tarihcileri
kendi soyunun
geçmisini kendisi arastirip geçmisteki dinini, dilini ve
törelerini daha
özgür bir sekilde, kimseye bagimli olmadan, kendisi
tayin etmelidir ve
edebilmelidir.
Selamlar,
Polat Kaya
Ahmet Buran wrote:
>
> Sayin Kaya,
> Türkoloji ile
az çok ilgili olan kisiler YOR ekinin gelisimini ve
> tarihini
bilirler. Burada bu ekin gelisiminden bahsetmek komik olur
> benim için.
> Kavramlardan
sekiller türetiyorsunuz.. Fakat bu sekilleri Türkçeye
> baglarken
Türkçenin tarihsel fonetigini ve tarihsel morfolojisini >
> hiç dikkate
almiyorsunuz. Türkçenin mükemmelligi eskiligi ve gücü >
> konusunda
elbette bir süphem yok. Ancak yazdiklarinizi > > > > > >
> degerlendirmek
için zamanim yok. Sadece Göktürk, Uygur, Karahanli,
> Çagatay,
Kipçak ve Eski Anadolu Türkçesi metinlerine bir bakmanizi
> ve YOR eki ile
Türkçenin tarihi fonetigi ve morfolojisi konusunda >
> bilgilenmenizi
tavsiye edecegim. Çünkü Türkiye Türrkçesinden > > >
> hareketle
örnekler veriyorsunuz. Bu sekiller Türkçe için çok
> yenidir.
Latince ise daha eski bir dildir.
> Not:Türkçenin
lehine olan her türlü gelisme beni mutlu eder!